1 Mayıs 2012 Salı

Barlo'nun Köşesi @ Sound - Nisan 2012: Orijinal “PAF” dosyası

Barlo'nun Köşesi: Orijinal “PAF” dosyası
Dr. Mehmet Barlo
www.facebook.com/dr.barlo
http://drbarlo.blogspot.com/
http://www.youtube.com/user/drbarlo


Belki de müzik tarihinin en çok sevilen müziklerinin icrasında ortak payda…





Yıl 1955... Gibson'nın mühendisi Seth Lover'ın o zaman üzerine çalıştığı konu Gibson'a gelen şikayetleri bertaraf etmek için bir tasarım. Bilindiği üzere, o seneye kadar Gibson sadece P90 isimli tek bobinli olan bir manyetik ile gitar satmaktaydı. Bu manyetiğin tonu çok güzel olmasına rağmen, sahne performansı sırasında bir o kadar da problemliydi. Zira T.V. kayıtlarında özellikle dip gürültü problemi spotlar sayesinde ayyuka çıkıyordu. Bu arada belirtmemiz gereken bir unsur, bu manyetiklerin dip gürültülerinin normal Stratocaster veya Telecaster cinsi manyetiklere göre, manyetik alanlarının ciddi miktarda daha güçlü olmasından dolayı (ki içinde bu yazının konusu olan "humbucker" manyetiklerinde tek olan mıknatıslardan iki adet vardır), çok daha belirgin olmasıdır.



(Fotorafı Duncan Firma'sının üst düzey yöneticisi Ewan Skopp çekmiş ve de burada da hikayesi var: http://www.seymourduncan.com/forum/showpost.php?p=3140424&postcount=20 Hatta dikkat ederseniz arkada Leesona sarma makinası da var.)

Seth Lover "humbucker" denen aleti (yani dip gürültüye geçti vermeyen, veya dip gürültüyü yok eden), ki bundan sonra HB şeklinde kısaltacağım, 1955 yılında çok güzel bir tasarım ile icat etti. İki adet bobini bir tek mıknatıs üzerine oturtarak, ve bu sayede mıknatısların en olarak ince ama uzunluk olarak daha fazla olan kenarlarında kutuplarının bulunmasından dolayı ve bobinlerin birbirlerine ters sarılmış olmaları sayesinde, ortaya birbirlerine karşı tersk kutuplu ve ters sarımlı (İngilizce olarak RWRP – reverse wound reverse polarity şeklinde geçen unsurdur) iki bobin ihtiva eden bir manyetik çıkarttı. Bu iki bobini birbirlerine seri olarak (ama ters sarım olması için de, illa fiziksel olarak ters sarmaktansa ters fazda -yani "out of phase"- şekilde) bağladı. Bu şekilde P90 kadar güçlü bir çıkış sağlanmış oldu ve tabi asıl amacı olan dip gürültüsünü de yok etti.


İlk olarak üzerine basarak söylememiz gereken bir şey var: O da Seth Lover'ın tasarladığı ve PAF adı altında bilinen manyetiklerin, aslında dip gürültüsüz P90'lar olarak tasarlandığıdır. Yani ideal olarak bir PAF manyetiği, P90 ile aynı tona sahip olmalıdır, ve tek farkları ise PAF'larda dip gürültüsü olmamasıdır.




Bu hadise yüzünden Seth Lover, bu icadı ile işi bitirmedi. Zira bu tasarım her ne kadar dip gürültüsünü yok ediyor olduysa da, netlikte ciddi bir kayıp sağladı. Ve Seth Lover, temel tasarım üzerinde çalışarak temel tasarımda netliği artıran ve ortaya çıkan manyetikleri bugünkü hallerine getiren bir çok yeniliğe imza attı. Bence çok önemli bir insandır, zira kendisi daha sonra Fender için 1970lerin başında Fender’in Thinline serilerinde kullanılmakta olan “Wide Range Humbucker” manyetiklerini tasarlayan, ve çok farklı unsurlar kullanan birisidir. Gitara uydurmak için bir tasarım olması açısından. Hatta o kadar ki, günümüzde bu manyetiklerin tam kopyasının yapılması (parça stok edilmemiş ise) imkansız durumda, zira içindeki bazı önemli parçaların günümüzde üretimi artık yok. Detaylara çok önem verdiğini düşündüğüm Seth Lover’ın ne kadar ince bir iş çıkarttığının da göstergesi olarak bunu düşünmekteyim.




Bunlardan birincisi iki bobinin aynı güçte olduğunda çıkan tonun yeterince net olmamasından kaynaklandı. Bundan dolayı bir bobini daha güçsüzlendirmek için manyetik alanı dağıtmak yoluna gitti. Ve onun içindir ki o bobine vidalar taktı. Malum vidalar manyetiğin alt plakasının ("baseplate" diye bilinir) altından çıktığı için, manyetik alanı manyetiğin altına da taşır, köprü pozisyonundaki manyetikte köprüye daha yakın olan bobinde. Elbette o zaman vidalı bobin ötekine göre daha "güçsüz" olmaktadır. Bu sayade netliği artırdı, zira dip gürültüsü yok ediliyor olsa da, manyetik alanın güç farkını kullanarak, çivili bobinin daha yüksek bir oranda algılayıcı olmasını sağladı. Lafı geçmişken size "komik" bir unsuru söylüyeyim. Bu eski tasarımın biraz daha ileri gitmiş haline DiMarzio "Air" demekte. Ve sadece yaptıkları manyetiğin içinde vidalı bobin tarafında vidaların içinden geçtiği metal parçanın mıknatısa değmesini ve de dolayısı ile manyetik alan tarafından fazla güç yüklenmesini engellemek. "Komik" geliyor, zira bu firmanın reklam olan ve kokan bazı bildirilerinde, bu hadise alenen önemli bir "icat" olarak bu gösterilirken, bence bu işe gönül vermiş ve bu işi anlayan herkesin çok rahat göreceği üzere, 1955'de yapılan tasarımın ufak bir modifikasyonu sadece…



Devamında bobinlerin tam olarak aynı miktarda bobin teli ile sarılmış olması gerekmediğini, ve hatta bu miktarlar farklı olursa o zaman netliğin arttığını gördü. Bu unsura günümüzde DiMarzio üzerine bir "trademark" koyarak sahip çıkmış vaziyette ve dual-resonance hadisesi altında diğer üreticilerin kullanmasını bir yerde engelliyebilmekte. Bu işi Seth Lover'ın icat etmiş olmasına rağmen... Bunun yanında, Fralin bu cins bir tasarıma "Un-Bucker" demekte ve de HB ile P90 arasında daha fazla netlik sağlamakta. Neyse, aslında bu hadise de Seth Lover yüzünden bilinen bir şey. Yani 8.00Kilo Ohm'luk bir PAF manyetiği genelde 4.00K artı 4.00K olarak çok iyi olmaz. Daha ziyade (tercih edilen çivili bobinin daha güçlü olmasıdır) 3.70K vidalı bobin ve 4.30K çivili bobin gibi değerler bile olabilir, ki biraz iddialı bir fark. Zira bu aradaki farklar arttıkça, bobin tellerinin miktarları arasındaki fark artacağından, HB'ın tasarlanma sebebi olan dip gürültüsü mevzu yine ortaya çıkmaktadır.


Aşağıda PAF manyetiklerinin ortak noktalarını sayalım:


1. #42 AWG (American Wire Gauge) ebadında ve "plain enamel" ensulasyonlu bobin telleri ile sarılmışlardır.


2. Ohm dereceleri 7.50K ile 9.00K arasındadır. Her bir manyetik diğerine benzemez, bunun hakkında altta daha detay vereceğim.


3. İçlerinde kullanılan mıknatıs alnico 2 - 5 arasında bir derecedir. Yine burada da bir kural yok, alnico 2'li PAFlar olduğu gibi, 4lüler de var.


4. Renkleri siyah, zebra veya çifte krem şeklindedir.


5. Manyetikler parafin banyosundan geçmemişlerdir. Bu unsuru yazımın en sonunda detaylandıracağım.



Şimdi gelelim PAFların tam olarak belirlenmiş spesifikasyonlarının bulunmaması hususuna. Bu aletler otomatizasyon olmadığından dolayı el ile Gibson fabrikasındaki (ağırlıklı olarak hanımlar derler) çalışanlar tarafından sarılmıştır. Her bir çalışan bir bobin sarıyor ve bu bobinleri de bir kutuya atıyormuş. Sonra başka birisi bu bobinleri rastgele alarak bir araya getiriyor, ve önündeki bir kutuya elini atıp içinden rasgele alnico 2 ila 5 arasında değişen mıknatıslardan bir tane çekiyormuş. Ve sonrasında manyetiğin montajını bitiriyormuş.



Hatta bazıları resistans derecesine bakmadan bu manyetikleri gitarlara taktıklarını söyler. Bilemiyorum... Ama bu işlerden cidden adı saygıyla anılan bir zaat olan Jim Rolph, bu lafın kaynağı ve kendisi ile görüştüğümde bana sap manyetiğinin köprüden daha güçlü seçildiğini söylemişti. Yani normalde günümüzün tersine eskiden sapta daha güçlü, yani rezistans derecesi daha yüksek, manyetik kullanırlamış, dediğine göre... Fralin ve Duncan gibi bu işin erbabı üreticiler ise günümüzde sapta 7.50K ve köprüde 8.00 - 8.50K civarında değerler kullanmaktadırlar.


Neyse, kısacası tam olarak bir kural yok.



Dolayısı ile çok süper PAFlar olduğu gibi, alelade çok enteresan olmayan manyetikler de bolca üretilmiş vaziyette olduğu bilinir. Ondan dolayı PAF işi söz konusu olunca bu size çok bilgi vermez. Meşhur bir gitarın üzerindeki PAF derseniz ama bakın iş çok değişir...



Bu konuda en güzel örneklerden biri ZZ Top'un meşhur gitarcısı Billy Gibbons'ın efsaneleşmiş Pearly lakaplı Les Paul Standard'ı. Gibbons bu gitarın kopyasını (turne falan için) isteyince, oturuyorlar ve Duncan orjinal Pearly'nin üzerindeki manyetiği bozmadan inceliyor. Tonalitesine göre sarım deneyleri yapıyor. Mıknatısının gücünü ölçüyor (derecesini de ölçtü diyenler var, kıymık çıkartmış gibi lakırdılar edenler de; bunun yanında kulağı ile bulmuştur gibi laf edenler de var, neyse... Duncan'a bunlar soruldu ve de direkt bir cevap vermediğini söylemem gerek, ticari sır olarak saklamayı seçmesi de gayet doğal bir unsur), ve diğer "sihirbazlıklarını" kullanarak karşımıza Duncan firmasının şu anda seri olarak ürettiği Pearly Gates denen manyetik çıkartıyor. Bu manyetik sonuçta bir PAF, ama herhangi bir PAF değil, zira herhangi bir PAF diye bir şey yok). Billy Gibbons'ın PAF'ının kopyası. Yakın zamanda Joe Bonamassa'nın 1959 Les Paul'ündeki PAF'ların kopyasını çıkarttı, aynı şekilde yukarıda tarif ettiğim yöntemler ile. Şimdilik Duncan Custom Shop'ta set olarak 300 dolar gibi fiyata satılmakta ki bazı butik üreticilerin fiyatlarına göre ben hem bilgi hem de kalite açısından Duncan'ın ve Fralin’in üretimlerinin daha iyi olduklarını düşünürüm.



1955 - 1957 yılları arasında PAF’larda genelde alnico 2 mıknatıs kullanılmış olup, genelde rezistans dereceleri düşük tarafta olmakta. Böylelikle ortaya daha sonraki senelere göre daha net tonlar veren manyetikler çıkmaktadır. 1958 senesinde hala alnico 2 kullanılırken, rezistans dereceleri biraz daha yükselmiş vaziyettedir. Devamında, 1959 senesinde ciddi değişiklikler olup, hem rezistans dereceleri daha da yükselmiş, hem de alnico 2nin yanında 4 ve 5 daha yoğun kullanılmış diye bilinir. 1960 ve 1961 senesinde alnico 5 standart olarak kullanılmış olup 1961’den sonra da zaten PAF (sticker) olayı bitiyor. Daha detay vereceğim bu farklar açısından.



İşte mesela bundan dolayı Duncan 59 da bir PAF klonu, ama 1959 veya 1960 PAFlarının klonu. İçinde alnico 5 mıknatıs var ve de biraz daha güçlü sarılmış. Ama bunun yanında Duncan Pearly Gates de, Duncan Seth Lover da, Fralin Pure PAF da, Lollar Imperial de, Throbak Maximum Vintage da… Mesela bilindik örnek olması açsından, Seth Lover’a saygı göstergesi olarak, onunla beraber tasarlanmış olan (ve her satın alınan manyetikte Seth Lover’ın mirascılarına paranın bir miktarının gittiği) Duncan Seth Lover modeli, daha ziyade 1957 PAF’ları tipinde bir manyetiktir. Ama bunun yanında Fralin’den 9K’lık bir PAF sardırırsanız, o zaman da çok ender bulunan ve Edirne Van Hakkari şeklinde ancak burada bahsetmek isteyeceğim zaatın (ki ne olur ne olmaz… elbette işin dalgasındayım ama geçmişte bu kişinin bu gibi durumlarda maraza çıkartmış olduğu gerçeği de ortadadır) ilk albümlerinde kullandığı tona çok yaklaşırsınız, tabi gerekli “kahverengi” taraftan bir amplifikatör ile. 


Kısacası tek bir PAF nosyonu yoktur. “Hangi sene için hangi marka ve model iyidir” konusu da kesinlikle ilginç ve de aktarmak isteyeceğim bir konudur. Ama maalesef bu ay için bu konuyu atlamak durumundayım. Gelecek aylarda bu üzerine eğilebileceğimiz bir husustur.


PAF kelimesinin anlamına gelince: “Patent Applied For” ibaresinden gelir



Gördüğünüz gibi bir isim değil. Patent'e başvurulmuştur yazıyor sadece. Yani bir ismi yok bu manyetiklerin ilk üretildikleri tarihlerde. Ondan dolayı insanlar zamanlar bu çıkartma yüzünden bu manyetiklerin adına “PAF” demiş.

Günümüzde bu “PAF” terimi, DiMarzio tarafından “trademark” olarak diğer firmaların kullanımına, hatta işin enteresanı Gibson’ın kullanımına dahi kapanmıştır. Aynı unsur daha 1955 yılında yukarıda gördüğünüz gibi çifte krem HB’lar üretmiş olsa da, Gibson’ın günümüzde bu rengi yine bir DiMarzio “trademark” uygulaması yüzünden kullanamıyor olmasıdır. Bırakın Duncan’ı veya Fralin’i… Gibson kullanamakta… Gerçi Gibson bu işle açıkçası tam manası ile uğraşmadı, ve sanmıyorum ki DiMarzio bu gibi bir durumda Gibson gibi bir devin üzerine tam olarak gidebilsin. Neyse, spekülasyonlara gerek yok…

1961 yılının ortalarında Gibson PAF üretimini ciddi şekilde değiştiriyor. En önemli kısmı, eskisinin aksine artık kısa mıknatıs (ve hepsi alnico 5) kullanıyor. Ve artık PAF sticker'ı yerine PAF number stickerları yapıştırıyor. Bu arada, orada bahsedilen numara manyetiğin patentinin numarası değil. Başka bir hadisenin numarası. Aksi gibi unuttum ne olduğunu ama komik bir şeydi... Eğlenmek isterseniz lütfen bu işe detaylı bakınız.



Ve dolayısı ile 61 senesinin ortasında bu PAF işi bir yerde sona eriyor. Ama bunu illa kötü bir hadise diye algılamak doğru değil, zira devamında PAF number manyetiklerinden çıkan tonlar da çok sevilir. Clapton’ın Crossroads’u çaldığı gitar bir adet 1964 Gibson SG, nam-ı diğer “the fool”, ve üzerinde bu manyetiklerden var.



Daha önce bahsetmiş olduğum parafin banyosu işine gelelim. Manyetikler ötmesin diye genelde muma, batırılır, yani parafin banyosundan geçer, ki manyetiğin parçaları titreşime geçip ötme olayı olmasın. Tehlikeli bir işlem olduğunu size kesinlikle belirtmem gerekmekte ve eğer detaylara vakıf değilseniz kesinlikle denemenizi tavsiye etmem. Zira parafin yanıcı bir maddedir ve de petrol tabanlı olduğu için kolay kolay da sönmez. Ayrıca, PAF manyetiklerindeki bobinlerdeki plastik günümüzdekiler kadar dayanıklı değildir ve de parafinin eridiği derecede onlar da şekillerini koruyamazlar. Dolayısı ile bir PAF manyetiğiniz varsa, son yapmanız gereken hadise onu mum banyosundan geçirmektir. Bu şekilde manyetiğini deforme etmiş kim var derseniz, yine karşımıza Edirne Van Hatay çıkmakta…


PAF manyetiklerinin orjinal olarak hiç muma batırılmamışlardır. Bu sayede üst harmonikleri kaybolmamakta. Zira, muma batırmak ötmeyi engeller, ama aynı anda eğer fazla muma bulanırsa o zaman 3 boyutlu bir ton yerine gayet sentetik dominant harmoniğin sadece barındığı tonlar kalır. Ve bu manyetiklerde kesinlikle istediğimiz unsur bu değil. Zira bütün parçalar yapıştığı için birbirlerine üst harmonikler hiç duyulmaz. Alttaki fotorafta, bu parafinleme işleminin kötü, hatta çok kötü, yapıldığı bir durumu görebilirsiniz:



Dolayısı ile PAFlarda o 3 boyutlu enteresan derin ton vardır. Kendiniz duymanız lazım anlatabilmem için bunu. Lafla olmuyor. Ama bunun yanında ötme problemi olan bir çok PAFda var. 




Bunca laftan sonra bu üstteki Chicago Music Exchange isimli kesin gidilmesi gereken yerde çekilmiş olan fotorafım eşliğinde (tuttuğum gitar Cheap Trick’ten Rick Nielsen’in 1959 Les Paul’ü, ve de elbette üzerine bu yazının konusu olan manyetikler var) sizlere benim PAF tecrübemi anlatmak isterim. 2000 senesinde fiyatları yine az değildi. 500 dolar gibi fiyata almıştım, tek bir manyetiği. Şimdilerde çifte krem bir manyetik bulursanız, teki 5000 doların üzerinde gidebilir. Çifte krem 1959 PAF setinin yarım saat içinde 15000 dolara 2006 senesinde satıldığında şahit oldum. Neyse, benim aldığım ve de denediğim PAF maalesef öyle ahım şahım bir şey değildi. Ki zaten gayet de doğal, zira çok güzel bir tane olsa, önceki sahipleri zaten satmamış olurlardı. Hala çok güzel bir manyetik olduğunu söylemem gerekmekte (benimki siyahtı, dolayısı ile ciddi bir mali kaybım yok… ister istemez hala aklıma gelmekte…). Ama günümüzde çok iyi manyetik saran insanlar var. Duncan Fralin gibi büyük üreticilerin yanında, daha ufak çapta ama çok iyi üretim yapan şirketler. Dolayısı ile ya cebinizde para orjinali için epey bekleyip şanslı olacaksınız, ya da kısa yoldan bu bahsettiğim üreticilerin mallarını alacaksınız.



Sevgi ve saygılarımla.


Dr. Mehmet. Barlo
Mart, 2012
Istanbul, Türkiye




Kaynakça:


http://www.gitarpedal.net/


http://www.youtube.com/


http://www.premierguitar.com/


http://www.seymourduncan.com/


http://www.fralinpickups.com/


http://home.provide.net/~cfh/paf.html


http://www.jmrolph.com/


http://www.lollarguitars.com/ 


http://www.throbak.com/


http://www.billyfgibbons.com/


http://www2.gibson.com/Gibson.aspx


http://www.chicagomusicexchange.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder