30 Nisan 2012 Pazartesi

Barlo'nun Köşesi @ Sound - Mart 2012: Güç Düşürücü - Attenuator Dosyası

Barlo'nun Köşesi: Lambalı Amplifikatörler için Güç Düşürücüler
Dr. Mehmet Barlo
www.facebook.com/dr.barlo
http://drbarlo.blogspot.com/
http://www.youtube.com/user/drbarlo

Bu ay, yazımda elektrik gitarların lambalı amplifikatörler ile kullanımında ortaya çıkan ciddi bir problemi ve de bunun çözümlerini ele almaktayım.



Elektrik gitarlardan ses alabilmek için günümüzde her ne kadar bir çok etkin yöntem bulunsa da, muadil sayılabilinecek bir çok konuda olduğu gibi, ilk icat edilen yöntem sanırım en yaygın ve de bir çok gitarcıya göre en güzel sonuçlar veren yöntemdir. Bu da, malumunuz, lambalı amplifikatör kullanımı sayesinde olur. Sadece kazanç (gain) unsuru açısından değil, çıkan tonun “doğal” ve “tepkili” olmasının yanı sıra, bolca üst harmonikler barındırması (dolayısı ile net ve derin olması) lambalı amplifikatörlerin çok kolaylıkla yapabildikleri unsurlardır. Bunun yanında, işin içine bir de “doğal” kazançlı ton arayışı girdiği anda, açıkçası iyi bir lambalı gitar amplifikatörünün karşısında çok az transistorlü amplifikatör veya digital gitar amplifikatörü modelleyici platform dik kalmaktadır. Ki bunların her birinin de fiyatlarının lambalı kardeşleri kadar yüksek olduğunu belirtmekte fayda vardır. İşte bundandır ki, günümüzde bir çok gitar amplifikatör firması lambalı amplifikatör üretimlerini son yıllarda artırmış, model üzerine model çıkartmaya başlamıştır. Bir yerde bu lambalı teknoloji, 1980’lere göre karşılaştırıldığında, tam tabiri ile “hortlamış” bir durumdadır.





Her ne kadar konumuz lambalı amplifikatörlerin neden iyi oldukları olmasa da, kullanım açısından neden onlara “muhtaç” olduğumuzu hatırlatmadan konuya girmek istemedim. 

Fakat, lambalı amplifikatörlerin beraberinde getirdikleri problemler de hiç göz ardı edilemeyecek cinsten olup, epey bir gitarcının ve stüdyo sahibinin başını ağrıtacak tipte dertlerdir. Ağırdırlar, ciddi şekilde ağırdırlar. Zira o lambalar epey büyükçe ve ağır çıkış ve güç trafosu isterler. Ayrıca bakım isterler, zamanı geldiğinde lambalarının yenilenmesi gerekir ki bu da azımsanmaması gereken bir masraftır. Bunun yanında kombo modellerde, lamba kullanımı ve hoperlörün ciddi ses seviyelerinde yaptığı hareketten dolayı, mikrofonik durumlar karşımıza çıkabilir (amfiniz bozuk buzdolabı gibi sesler çıkartıyorsa, bundan şüphelenmelisiniz), ve bu durum oluşmasın diye de lamba seçiminde kısıtlanıyor olabiliriz.



Bu yazının konusu olan probleme gelmek gerekirse, lambalı amplifikatörler ancak çok ciddi seviyede ses üretirken, o sevdiğimiz ve uğruna hamallar gibi kilolarca yükü taşıdığımız tonu elde edebiliriz. Ve aksi gibi, bir çok sevilen, ve plaklarda CD’lerde seslerine hayran olduğumuz amplifikatörler, bu ses seviye problemi açısından cidden en hunhar seviyelerdedirler. Örneğin, 100 Watt’lık bir Marshall Plexi (1959) veya 80W’lık Fender Twin Reverb verilebilir. Bu amplifikatörleri, bırakın evde kullanmayı, epey geniş bir çalışma alanına sahip olan bir stüdyoda bile, onların etkin oldukları ses seviyesinde kullanmak, cidden çok zordur. Ben şahsen normal ve düzgün bir ebattaki bir stüdyoda veya bar sahnesinde, 22W üzerinde bir amplifikatörün kullanımının, hem kulak sağlığımız açısından hem de grup içi düzgün bir seviyede ses yüksekliği tutmak için sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Eminim bu yazıyı okuyan ve sahne alan birçok gitarcı ve ses mühendisi, tam olarak dediğimi anlayacaklardır. Zira şahsen kendimin bile bu konuda ciddi sıkıntısı mevcut, birçok sahnede ses mühendisi ile “sesini kıs” polemiği yaşamış olduğumu itiraf etmem gerekmektedir. 



“Neden o zaman bu kadar fazla güç olsun ki, neden daha düşük güç seviyeleri olmasın?” şeklinde basit bir soruyu sorduğumuzda, karşımıza bu konu ile alakalı aşılması güç engeller çıkmakta. Mesela diyelim “Marshall Plexi” tonunu sevmekteyiz, ve de bu tonun ama 22W seviyesinde olmasını dilemekteyiz, stüdyo veya bar sahnesi kullanımı açısından. İşin bu durumda enteresan tarafı, bu gibi bir amfinin kolaylıkla ve ucuzlukla bulunmasının gayet zor bir iş olacağıdır. Zira tonuna yaklaşılmaya çalışılan ve bahsi geçen amplifikatör, 100W’lık bir aygıttır, ve de Marshall bunun 22W’lık bir versiyonunu üretmemektedir. Ufak tefek “butik” şirketler (örneğin 65 Amps isimli şirketin yakın zamanda ürettiği ve de şu anda ABD’de pek bir revaşta olan Empire isimli amplifikatörü işte tam olarak budur, 22W’lık bir Marshall Plexi tipinde amplifikatör) bu hadiseyi yapsalar da, tasarım açısından, altta okuyacağınız üzere, bu hiç kolay değildir. Haliyle ucuz da değildir, ki bu gibi amplifikatörler orijinallerine göre daha pahalı olmaktadırlar. Ayrıca, işin daha da enteresan tarafı, bu gibi bir amplifikatör üretilse bile sonuçlar aynı olmayacaktır, zira o 100W’lık çıkış trafosunun ebadı ve diğer özellikleri dolayısı ile karşımıza o ton çıkmaktadır. Onun yerine fiziksel ebat olarak daha küçük ve de farklı özelliklerde bir çıkış trafosu koyarsak, maalesef o beğendiğimiz tonu tam olarak yakalayamayacağız. Bunların yanında, amplifikatörün lambalarının da tona etkisi olduğu su götürmez bir gerçektir. Daha güçlü lambalı amplifikatörlerdeki lambaların verdiği tonu, daha az güç sahibi olan lambalardan almaya çalışmak için preamp ve güç katında bazı değişiklikler olması kaçınılmazdır, ki istenilen sonucu almak her zaman da mümkün değildir. Diğer bir örnek olarak Fender Twin Reverb ve Deluxe Reverb verilebilir, ki ilki 80W iken ikincisi 22W’lık bir aygıttır. Bu aletleri çalan herkesin onların preamp devresi açısından nerdeyse her özelliği aynı olsa da, güç katının, lambalarının ve çıkış trafosunun özelliklerinden dolayı hissedecekleri hadise, iki amplifikatörün epey farklı olduğudur. Bir diğer alakalı ve yüksek güç kullanılması gerekilen hadise de “clean headroom” diye tabir ettiğimiz unsur ile alakalıdır. "Clean headroom" diye tabir edilen hadise şudur. Preamp katında varsayın ki hiç kazanç (gain) olmasın. Bu durumda amplifikatörün sesini gittikçe açarsak şu durum karşımıza çıkacaktır. Önce ses temiz (açık) bir şekilde yükselecek, ama bir yerden sonra kırılmaya, distort olmaya veya bir diğer deyişle satüre olmaya başlayacaktır. Hatta amfinin sesi sonuna kadar açılırsa, bu kırılma güç lambalarının (daha büyük lambalardır) kırılması, overdrive'a gitmesi ile sağlanıyor olacaktır. “Clean headroom” işte tam olarak kırılmaya başlamadan önceki en üst ses seviyesidir. Bu seviyede gitardan gelen ton bir kırılmaya uğramadan, temiz (açık) en yüksek seviyesine ulaşmaktadır. Yüksek Watt’lı amplifikatörlerde bu “clean headroom” diye tabir ettiğimiz seviye daha yukarıda ve de bateri karşısında duyulur bir seviyede olur. Fakat daha düşük Watt’lı amplifikatörlerde ise (misal, 15W’lık Fender Blues Jr.) bu seviye gayet düşük bir yerde olacak ve baterinin altında ezilecektir. Dolayısı ile açık bir tonla gitarınızı bateri karşısında koruyamıyor olursunuz. İşte bu durumda yüksek Watt işe yarar ama aynı anda solo için bir pedala basıldığı anda da, bu sefer bateriyi ve bütün grubu ezer duruma geçersiniz. Bu, sanırım ki, birçok stüdyo sahibi tarafından biraz da gülümsenerek “metalci gençlerin” provalarında şahit olunmuş bir unsurdur. 



Bir üst paragrafta saydığım sahne ve stüdyo kullanımı açısından problemler çok ciddi seviyelerde iken, bunların üzerine bir de ev içinde lambalı amplifikatör kullanımı hususu da gelmektedir. Eh, lambalı amplifikatör kullanımında bu kadar güzel sonuçlar alınıyorsa, o zaman biz gitarcı milleti onları evde de kullanmaya kalkar ve eşimizle, komşumuzla ciddi problemler yaşarız, hem de o lambalı amplifikatörü sesi etkin verdiği seviyeye getiremeden…

Güç düşürücüleri (attenuator), gitaristler arasında enteresan şekilde çok fazla bilinmeyen ve kullanılmayan, ama bir o kadar bu konuya çok temiz çözümler getirebilen aygıtlardır. Kısacası işlevleri, amplifikatörden çıkan ses sinyalindeki enerjinin bir kısmını harcamak ve de hoperlör(lere) seviyesi düşmüş bir şekilde iletmektir. Dolayısı ile, lambalı amplifikatörlerin hoperlör çıkışları ve hoperlörleri arasında kendine yer bulan bu aygıt, lambalı amplifikatörlerin etkin ve güzel sonuç verdikleri ses seviyesinin ancak bir miktar azaltılmış olarak hoperlöre yansımasını sağlarlar. Kısacası, etkin kullanımı daha düşük bir ses seviyesinde mümkün kılarlar. 



Bundan dolayı, benden amplifikatör/pedal unsurları hakkında tavsiye isteyen arkadaşlara genelde ilk söylediğim hadise, şeffaf bir güç düşürücü almaları, ve amplifikatörlerinin aslında nelere muktedir olduğunu, pedalların bağımlısı olmadan görmeleridir.



Ama tamamen de hayal görmemek lazımdır, zira tonun bir parçası da ses yüksekliğidir. Her ne kadar ekolayzır ayarı aynı kalacak bile olsa, insan kulağı bu ekolayzır ayarını farklı yükseklikteki seslerde farklı algılar (ki farkındaysanız işin içine hoperlörlerin tepkilerinden oluşan hadiseleri hiç katmıyorum ve bunlar cidden çok daha fazla komplikasyonlar içeren unsurlardır). Bundan dolayı da, ses yüksekliği sadece ek bir boyut değil, tonun tam tanımının ortasında yer alan bir unsurdur. Ve dolayısı ile güç düşürücüleri, ses seviyesinde kayıp yapmaları sayesinde, ton ile tanım gereği oynarlar. Böylelikle, iyi ve kötü güç düşürücüsünü ayırt eden hadise, bu ses seviyesindeki azaltmanın, tona ses seviyesinin azaltılması unsurundan başka bir etkisi olup olmaması ile belirlenir. Eğer sadece ses seviyesi ile akalı unsurlar söz konusu ise, karşımızda çok iyi ve “şeffaf” bir güç düşürücü var demektir. Ama eğer ses seviyesinin azalmasının yanı sıra, ekolayzır ayarlarında ses seviyesinin azalmasının ötesinde bir etki varsa, şeffaflık söz konusu olmaz. Haliyle bu da, bu gibi bir güç düşürücünün çok iyi olmaması demektir. Bundan dolayıdır ki, üzerinde ekolayzır ayarları bulunduran (treble boost vesaire) aygıtlardan uzak durmanızı şiddetle tavsiye ederim, zira bir yerde, firmanın kendisi bu gibi bir kaybın olacağını itiraf etmiş ve ona göre kendince bir önlem almış olmakta…







Piyasada bir çok güç düşürücü mevcuttur. Bunlardan bilinenleri, Marshall Power Brake, THD Hot Plate, Weber Mass (ve Mini Mass), Bad Cat Leash, ve Dr.Z. Airbrake (ve Brake Lite) şeklindedir. Daha az bulunan ve fiyat olarak da diğerlerinin en az iki katı pahalı olan (ve benim denememiş olduğum) Aracom (ki bir minik kafa amplifikatör ebatlı bir alettir) ve Faustine (ki yakın zamanda iflasını ilan etmiş bir firmadır) marka güç düşürücüler de mevcuttur. Hatta yanılmıyorsam, bunlardan birisi için o kadar paranın yanında yaklaşık bir sene sıra beklemek gerekmekte. “Saygı duymak” ile beraber, enteresan bir hadise diye düşünüyorum. Ve laf aramızda, daha önceleri Scumback Speakers firmasından elde edilmekte olan Alex’s Attenuator marka/model bir güç düşürücünün de çok iyi olduğu söylenmekte, ve fiyatı ilk ikisi gibi çok uçuk değil, 350 Amerikan Doları gibi… Bunu denemeye, edinmeye istekli olduğumu da bu vesile ile paylaşmakta fayda vardır. Gerçi aşağıda okuyacaksınız, deneme isteğim gerekli olduğundan değil, daha ziyade meraktan. Bu çeşitli güç düşürücülerin tipleri aslında birbirlerinden epey farklı da olabilirler. Bazılarının içinde bir “hoperlör çekirdeği” varken, bazıları da L-Pad adı verilen yüksek Watt seviyelerine dayanıklı dirençler kullanılan (ülkemizde bu gibi dirençlere “taş direnç” denmektedir) aygıtlardır.





Şahsen bu piyasadaki yaygın güç düşürücülerin epey bir kısmını denemiş olduğumu itiraf etmem gerekmektedir. Yukarıdaki listeden (“butik” olanlar haricinde), sadece Bad Cat Leash denen aygıtı etraflı bir şekilde denemediğimi belirtmem yerinde olur. Ve direkt olarak söyleyebilirim ki, yukarıdaki bu listeden Marshall Power Brake, THD Hot Plate ve Weber Mass (ve Mini Mass) şeffaf güç düşürücüleri değillerdir. Tizlerde ve de netlikte, ses seviyesinin düşümünden daha öte bir kayba sebep vermektedirler. Kaldı ki bu aygıtların bir çoğu, ancak sabit Ohm seviyesinde satışa sunulmaktadır. Yani 8 Ohm’luk bir THD Hot Plate alırsanız, aynı aleti 16 Ohm’luk Marshall’ınızla ve 8 Ohm’luk Fender’inizle kullanamayacaksınız.





Fakat, Dr.Z. Airbrake ve Brake Lite ise bu konuda benim tartabildiğim kadarı ile şeffaf ve dolayısı ile çok güzel sonuçlar vermektedirler. Bunun yanında farklı Ohm dereceleri açısından da diğer örneklerde olabileceği gibi kısıtlı değil, kabinlerde karşımıza çıkan her türlü Ohm derecelerinde kullanılabilir durumdadırlar. Temelde, amplifikatör tasarımcısı merhum Ken Fisher’in ortaya koyduğu yapı üzerine kurulu olan bu aygıtlardan Airbrake, epey pahalı olsa da, uygun durumlarda çok şeffaf bir şekilde ses seviyesinde azaltmalar sunmaktadır. Tasarımları gereği, bu ses kaybı kabinin Ohm derecesine göre farklı seviyelerde olacaktırlar. Ve bunun yanında, diğer ciddi problemleri de vardır, ki bunlardan aşağıda bahsedeceğim.



Dr.Z. Airbrake’in ABD satış fiyatı 330 Amerikan Doları civarı olup, benim değerlendirmem ile ancak 8 Ohmluk bir kabin ile 7.2dB (4 Ohm’luk bir kabin ile 14.6dB ve 16 Ohm’luk bir kabin ile takribi 3.6dB) seviyesine kadar şeffaf bir ses seviyesinde düşüm sağlamaktadır. Üzerindeki rheostat, epey güçlü bir potansiyometredir, devreye girdiği anda daha ileri ses düşümleri veriyor olsa da, netlik bence kaybolmaktadır. Ama bu aygıtın bir avantajı 100W’a kadar bir güç seviyesinde kullanılabilir olmasıdır. Ufak kardeşi, Brake Lite, bence, tasarım açısından daha etkin ve basit bir aygıttır. 190 Amerikan Doları gibi bir fiyattan ABD’de satışta olan bu aygıt, 11dB seviyesinde kaybı 8 Ohmluk hoperlörlerde 45W seviyesine kadar yapabilmektedir. (16 Ohm’luk bir kabin ile bu maksimum kayıp 6.5dB olurken, 4 Ohm’luk bir kabin ile ortaya çıkan ses kayıp seviyesi 22dB olmaktadır.) Sahip olduğum ve çok sevdiğim Fender Blues Jr.’um içinde bulunan bu alet, cidden şeffaf sonuçları çok etkili bir şekilde vermektedir. 

Bu aletlerin problemlerine gelecek olursak, öncelikle Brake Lite’ın problemi aşikardır. 45W gibi bir sınırlama biz gitarcılar açısından ciddi bir kısıtlamadır. Zira lambalı bir amplifikatörün Watt değeri, açık seste “bastığı” Watt değeridir, ve de dolayısı ile 50W’lık bir Marshall Plexi (1987) çok rahat bir şekilde 50W’ın üzerinde bir seviyede ses çıkartmaktadır. Zaten bundandır ki, kolonları kabul edilmiş prensip olarak, amplifikatörün gücünün en az iki katı kadar seçmekte fayda vardır. Yani 30W’lık bir amplifikatöre, bu prensip doğrultusunda 60W’lık bir kabin bağlamak usuldendir. Bundan dolayı Brake Lite, her ne kadar tasarım ve kullanım açısından şeffaf, basit ve çok faydalı bir alet ise de, bu seviye kısıtlaması ciddidir. 

Bunun yanında, hem Brake Lite’da hem de Airbrake’de ciddi bir kısıt daha vardır. Ohm derecelerine göre ses kaybında farklılıklar olması… Bu aygıtlar 8 Ohm’luk kabinler için tasarlanmış ve onlarda çok iyi sonuçlar veren aletlerdir. Ama farklı Ohm derecelerinde, hala ses seviyesinde bir kayıp veriyor olsalar da, ya bu kayıp fazla olmayacaktır ya da bu aygıtlardan Airbrake şeffaflığını kaybedecektir. Bunu anlatmak için bir örnek kullanmak faydalı olacaktır. 

Diyelim ki Marshall kullanıyorum. Malumunuz, bu durumda, genelde 16 Ohm’luk kabinler olacağını sizler de bilirsiniz, zira Marshall 16 rakamını tercih etmektedir (daha açık ve derin olması ile alakalı, ama şimdi bu konuya girmek istemiyorum zira yazıyı uzatmanın da çok anlamı yok). Bu durumda, bu aletler söz konusu olduğunda, şeffaflık kaybolmadan en yüksek olabilecek kayıp Brake Lite ile ancak 6.5dB ve Airbrake ile o kadar pahalı olmasına rağmen topu topu takribi olarak 3.6dB’dir. Ki hatırlatmakta fayda var, Celestion Vintage 30 hoperlör ile G12M (nam-ı diğer Greenback) arasında ses seviyesi farkı da zaten 3dB’dir. Kısacası, Brake Lite bir derece, ama, Airbrake size şeffaf ses seviyesi kaybı olarak topu topu bu kolonlar arasındaki fark kadar bir sonuç verecektir. Dolayısı ile, bu aleti almak yerine, V30’larınızı Greenback’ler ve G12-65’ler ile değiştirmek daha mantıklı bir opsiyon olabilir.



Bu bilgiler ışığında, Türkiye’de üretilen ve L-Pad yapısında olan diğer bir güç düşürücü, Alen Geere Watt Killer 100, kesinlikle yukarıda bahsettiğim aygıtlara göre bir gömlek üst seviyede olmaktadır. Bilgi ve tecrübelerim ile bu aletin tasarımında ve de deneme sürüşlerinde Alen Geere firmasının sahibi Emre Balkan’a yardım etmiş olduğumu da belirtmem gerekmekte, ama değerlendirmelerin de olabildiğince nesnel olduğunu düşündüğümü size özellikle belirtmek isterim. Açıkçası bu aletin tasarımından ve satışından da herhangi bir mali kazanç mesleğim gereği zaten mümkün değil (malum mesleğim akademisyenlik olduğu için) ve tek amacım birikmiş bilgimi bu işe kendini adamış olan bir arkadaş ve dost ile beraber fiiliyata dökmek ve birilerine yararlı olmak. Bunun yanında, şahsen ben bu aygıtı 6 ayı geçen bir süredir sahne ve stüdyo işlerinde ciddi şekilde kullanmaktayım, ve de çok memnunum. Kendime “amma iyi yapmışız” dediğim çok oldu. Aynı hadiseyi de, şu ana kadar tavsiyeme uyup bu aleti alan 5’i aşkın arkadaştan bizzat duydum. Ve alanlar arasında memnun olmayanına da ben henüz rastlamadım, ki bunların içinde faal olarak Türkiye’de bilinen ve sevilen Rock gruplarının gitarcıları da mevcuttur (isimleri bende saklı kalsın).

Ses örneklerini, ve de Dr.Z. Brake Lite’a göre karşılaştırılmasını görmek isterseniz, yazımın başında adresini vermiş olduğum YouTube sayfasından aldığım altta bulunan ve benim kaydetmiş olduğum bir video’da netlik unsuru açısından çok dikkat ederek yapmış olduğum bu karşılaştırmayı görebileceksiniz.

[video=youtube;BZhUeYmbzh0]http://www.youtube.com/watch?v=BZhUeYmbzh0[/video]

[video=youtube;COkFiyxQe8s]http://www.youtube.com/watch?v=COkFiyxQe8s[/video]

Alen Geere Watt Killer, öncelikle sadece 8 Ohm tabanında bir tasarım değildir. Kendisi 8 Ohm’da Airbrake’ten daha fazla seviyede bir ses kaybını (15dB) şeffaf bir şekilde başarırken, 16 Ohm’luk bir kabin kullanımında ortaya koyduğu şeffaf ses kaybı 12dB gibi bir seviyededir. Kısacası 16 Ohm’luk bir kabinde, Brake Lite’ın güçlü ve 16 Ohmluk bir versiyonu iken, 8 Ohm’luk bir kabinde ise, yukarıdaki piyasada tutulan güç düşürücüleri listesindeki hiçbir aletin yapamadığı 15dB’lik bir şeffaf ses kaybını sağlar. Kritik parçalarının tamamı, yani switch vs. hariç önemli parçaları, tamamen yerli (yurtdışına ihracat yapan firmaların) üretimi olup, son zamanlarda yurtdışından da ciddi siparişler almaya başlamıştır. 

Bu aletin tasarımında, benim yıllar boyu edindiğim şahsi tecrübenin ve Emre’nin de bilgi ve zekasının olduğunu açıkça söylemem gerekmekte. Bu alette, matematik ile ciddi şekilde haşır neşir olmayan bir gitarcı tarafından kolay kolay anlaşılmaz “DeciBell” değerleri yerine, tasarım gereği, Watt değerlerini esas tuttuk. Zira hem tecrübemiz (ve diğer gitarcıların tecrübeleri) hem de kullanımız bu biçimde şekillenmiş vaziyettedir. 

Bu alet 100W’a kadar bir güç seviyesinde kullanılabilir. İçindeki dirençler 100W’dan daha fazlasını kaldıracak bir seviyede seçilmiş olup, 100W’lık bir amplifikatörün bütün ayarları en yüksek seviyede olsa bile, üreteceği Watt derecesine dayanacak güçtedirler. 

6 kademe içerir. 100W’lık bir Marshall Plexi örneğinde konuşacak olursak, 8 Ohm’luk bir kabin ile birinci kademede amplifikatörün gücü 35W’a, ikinci kademede 22W’a, üçüncü kademede 15W’a, ve ara kademeleri atlayarak en son kademe ise 1.6W’a düşmüş olacaktır. Kısacası, hayal değil gerçek, 100W’lık bir amplifikatör gayet şeffaf bir şekilde 1.6W bir amplifikatör haline dönüşmekte. 16 Ohm’luk bir kabin kullanılıyorsa (X yerine 2X seçeneği seçilerek), birinci kademede 50W, ikinci kademede 35W, üçüncü kademede 22W, dördüncü kademede 15W ve ara kademeleri atlayarak en son kademede de 3.2W gibi değerler ortaya çıkmaktadır. 

15W’lık 8 Ohm’luk bir Blues Jr.’u ise çok rahat ve şeffaf bir şekilde 1W seviyesinin altına indirmekte olup, 30W’a kadar lambalı amplifikatörlerin, evde etkin bir şekilde kullanımına imkan sunmaktadır. 

Ama bu aşamada, şunu da peşinen söylemem gerekmekte. 15W’lık 8 Ohm’luk bir amfide bile 15dB ile ortaya çıkan kayıp sonrasındaki ses hala epey yüksek bir ses seviyesidir. Kısacası lütfen bu aygıttan T.V. sesinin seviyesinde lambalı amplifikatör kullanımını mümkün kılan bir sonuç olarak beklemeyin ve algılamayın. Ciddi şekilde ses seviyesini hem de şeffaf bir şekilde indirecek. Ama 1W hala yüksek bir ses seviyesidir, zira ses seviyesi ile Watt, yani güç, değerleri arasında logaritmik bir alaka vardır. Daha fazlası için biraz işin matematiğine ve de GitarPedal.net sayfasında bulunan detaylı açıklamalarımıza bakmanız gerekmektedir. Toparlamak gerekirse, bu aletten “processör” tipi sonuçların beklenmesi doğru değildir. Ve satın almadan veya sipariş vermeden önce, lambalı amplifikatörünüzün kabininin kaç Ohm olduğunu bilmeniz de gerekmektedir. Gerçi Emre Balkan, kendisi bizzat, bu konularda da yardımcı olmakta, bazı müşterilerinden duyduğum kadarı ile…

Alttaki video'da Alen Geere Watt Killer 100 Shaft sahnesinde kullanılırken gözlemlenebilir... Bu sahnede kullandığım DLT 1987 RR-PA - Barlo Mk. (nam-ı diğer "beyaz amfi") 50W gücünde ve de Shaft sahnesine ciddi şekilde çok kaçan bir amfidir. 50W'ın 50si de kullanılacak olsa açıkçası oluşacak sesin yönetilemez bir şekilde olacağını, ve Shaft'ın ses mühendisi Serdar ile de çok hoş ilişkiler yaşamayacağımı size garanti ederim. Bundan dolayı bu konserimizde Alen Geere 100'ü 50W'lık amfimi 10-15W seviyesine getirerek kullanmış oldum. Ve sonuçlardan da çok memnunum, harika bir şeffaflık ve güç düşümü.

[video=youtube;aRjN-2kiQN8]http://www.youtube.com/watch?v=aRjN-2kiQN8[/video]

Özet olarak, şeffaf bir güç düşürücü, ve dolayısı ile Alen Geere Watt Killer, bence her bir lambalı amplifikatör sahibinin, ve özellikle stüdyolarında güçlü lambalı amplifikatörler bulunduran stüdyo sahiplerinin kesinlikle edinmesi gereken, lambalı amplifikatörlerin baş ucunda olması elzem bir aygıttır. Sadece evde daha iyi sonuçlar almak için değil, sahne ve stüdyo için benim görebildiğimle kesinlikle bulundurulması gereken bir cihazdır.

Sevgi ve saygılarımla.

Dr. Mehmet. Barlo
Şubat, 2012
Istanbul, Türkiye


Kaynakça:

http://www.gitarpedal.net/

http://www.youtube.com/

http://www.premierguitar.com/

http://www.alengeere.com/

http://www.thdelectronics.com/

http://www.drzamps.com/

http://marshallamps.com/

http://www.badcatamps.com/

http://www.myspace.com/alexsattenuator

http://www.faustineamps.com/

http://www.aracom-amps.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder